23 Ağustos 2011 Salı

İlkönce Ben

   Merhaba ben C. 17 yaşındayım ve boğucu sıcakta elimden geldiğince yaşamaya, yaşlanmaya devam ediyorum. Evet evet liseliyim. Minyon tipli, kumral bir LİSELİYİM. Nutella'ya bayılırım öyle klasik çikolata seven kızlarla karıştırmayın ciddi ciddi çok seviyorum. İnsanlarla çabuk anlaşır, kaynaşırım ya da hep öyle derler.
  Ben kendimi kısa kısa anılarımla anlatayım o zaman. Ben ilkokula başlarken okulun ilk günü kendim gitmiştim. Çevremdeki çocuklar ağlayıp duruyorlardı bi bok var sanki. Bir kaç saat sonra eve gitcen ne annenin beynine sıçıyorsun ki. Gel gelelim ben sınıf başkanı oldum. Ama yardımcılarımın oyları eşit olduğu için 2 tane yardımcım oldu Gizem'le Duygu. Küçükken sinsiydim ben bildiğiniz gibi değil. Duygu'yla kavga etsem Gizem'i yardımcım yapardım, Gizem'le kavga etsem Duygu'yu. Öyle de saçma bir huyum vardı. Neyse unutun siz bunu. Çok alıngan bir çocuktum, öğretmenim bana söz vermediği için eve gidip, okulu bırakmaya kalkmışlığım var daha 1. sınıfta. Anlayacağınız çabuk pes ediyordum. Hergün biri altına sıçıyordu hala anlamış değilim nasıl tutamazsın çişini. Bi de ben çok sulugözüm. Ota boka ağlardım. Hiç unutmam anasınıfında sevdiğim çocuğa, birinin annesi tam kızacakken ağlamaya başlamıştım, "ona kızmayııaaaannn, bana kızııaaannnn!" hey gidi günler hey. Var mı bu zamanda öyle aşk? yok tabii. Biz sevdik mi tam severiz gibi kro bir şey yazıcaktım da yazmadım. Kro demişken, kronometre dünyadaki kro sayısını belirliyormuş bunu biliyor muydunuz? zaman falan hikaye. şaka şaka.   
   Sonra küçük C. orta okula geçti. Orta okulda da matematikten nefret ettim. Hep o öğretmenin yüzünden(nezaketten öğretmen diyorum) ben orta okulda da başkandım. Yanlış bir şey yapsam "başkan balık baştan kokar" derdi, üzülürdüm, ağlardım. Keşke ağlamasaydım, keşke kendimi ezik göstermeseydim ama geçti işte şimdi olsa karşı çıkardım. O zamanlar not korkusu vardı tabii. Birgün de sınıfça fotoğrafımız çekilcekti ben de yan durayım dedim, bunu o kadın gördü tabi. Başkan manken gibi çıkmışsın dedi ben de sağolun hocam beğendiğinize sevindim dedim, o da beğenmedim ki dedi. Ulan lanet olsun dedim, lanet olsun! topuklu ayakkabını kafanda kırdığım, dar pantolonunu gözüne soktuğum nefret ediyorum senden! halbuki matematiği çok çok severim ama hep o kadın gelir aklıma. Sonra sınavlar geldi, girdim çıktım çok da kötü bir puan yapmadım. Öğretmen lisesine gidebilirdim ama evimden ayrılmak istemedim bulunduğum yerdeki Anadolu Lisesine gittim. İyi ki gitmişim. Liseli oldum yani. Liseli olan her insan gibi ben de gönül işlerine karıştım, pişman oldum. Tavsiyem lisede kimseye aşık olmayın, çıkmayın. Zaten aşk diye bir şey yok, varsa da ölecek. Biraz karışık anlattım galiba kendimi ama beni böyle tanıyın istedim. Böyle de karışık bir insanım. Kimseyi kırmak incitmek istemem, derler ya hani damarıma basarsan diye. Hah işte o zaman çok kötü bi kız olurum. Bi de uyurken enseme saç değerse çok kötü bi kız olurum. Sabah beni uyandırmaya kalkan insanların cesaretine de hayranım. Ben olsam beni uyandırmam. Sinir etmeyi severim. Dolabın kapağını açıp  dıt dıt dıt... sesini duymadan kapatmam düşünün artık. Ben neden mi böyleyim? bir keresinde abim televizyon izliyor, yatmış koltuğa. Hemen sağında olan yere televizyonun kumandası düşmüş. Ben de odamdayım naptığımı hatırlamıyorum. Çağırdı işte bir hararetle beni, koştum hemen geldim "noldu abii!" dedim, şu kumandayı bir kaldırıver dedi. İşte her şeyin sorumlusu o. O günden beri saçmalıyorum işte. Kelime oyunlarını çok severim, bir çok esprim vardır zaten öyle. Arkadaşlarım ıyy mıyy çekerler ama, yapmazsam hep içlerinde bir eksiklik olur. Son olarak oturan bir kıza gidip "gak kız soğanları doğra!" demek tek hayalim. Teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder